Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ve onu mutlaka koruyan da yine biziz.(Hicr: 9)
Her yıl bir çok ülkede islam karşıtlığı ile ilgili eylemler artmakta ve aynı oranda bu eylemlere verilen tepkiler cılızlaşıp azalmaktadır. Son olarak İsveç te meydana gelen sözde düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilen Yüce kitabımız Kuranı Kerim nüshasının yakılmasıdır. Bu olay bizlere fil olayını da hatırlatmaktadır. Filler Kâbe’ye yaklaştığında Kabe-i Muazzama nın koruyucularından Peygamber efendimizin dedesi Abdulmuttalip, Ebrehe ile görüşmek ister. Ebrehe bu talepten çok hoşnut olur ve görüşmeyi kabul eder. Görüşmede Abdulmuttalip develerinin askerleri tarafından alındığını kendine teslim edilmesini talep edince Ebrehe sinirlenir ve seni görüşmek istediğinde ben zannettim ki af dileyip Kâbe’yi yıkmamamı talep edeceksin diye düşündüm ancak sen develerini düşünüyorsun diye cevap verdi. Abdulmuttalip ise cevaben ben develerin sahibiyim. Kabenin sahibi ise Allah (cc) tır. Mutlak koruyacaktır diye cevap verdi. Ve nihayetinde Kabenin sahibi korudu. Rabbimiz birçok ayetinde Kuranı Kerimi koruyacağını bildirmektedir. Bizlerde bu durumda biliyoruz ki mutlak Rabbimiz kitabını koruyacaktır. Bizim üzerimize düşen ise mümin ve müslüman olarak Hakkı hakim kılmak için mücadele etmektir. Peki hakkı hakim kılmak ne ile mümkündür diye sorulacak olursa kuvvetli bir iman ve kuvvetli bir müslüman islam topluluğu ile mümkündür. Bunun için önceliğimiz ailemizden başlayarak İslamın yaşamak olacaktır. Bunun akabinde etrafımız, çalıştığımız yer, yaşadığımız şehir ve ülke ve en nihayetinde tüm kainat Rabbimizin kural ve kaideleri ile yaşanan bir yer olacaktır. Kafirlerin yaptıklarını rabbimiz görmektedir, biz müslümanlarında yaptıklarını ve yapma imkanı varken yapmadıklarınıda bilmektedir. Rabbim inanmayanlara hidayet biz müslümanlarada dinimiz üzere yaşayacağımız düzeni bizim ellerimiz ile yapmayı nasip etsin. Amin